Posts Tagged With 'diyetisyen'

Doğru_Yanlış_1

Kilo vermek, sağlıklı ve formda olmak gerek günlük yaşantımızda gerek görsel ve yazılı basında sürekli karşımıza çıkan, güncelliğini ve sürekliliğini koruyan bir konu. Ne yazık ki söz konusu beslenme ve diyet kavramları olduğunda bu işin uzmanı olmayan kişilerin de devreye girmesi nedeniyle bilgi kirliliği oluşmaktadır. Doğru-yanlış diyet önerileri ise insanların kafalarında soru işaretleri bırakmakta, bu da çoğu kişide yanlış uygulamalara bağlı problemlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Peki nedir bu doğru bildiğimiz yanlışlar?

 

Aç Kalarak ve Öğün Atlayarak Zayıflamak : Zayıflamak için aç kalmak, günü birkaç öğünle geçiştirmek yaygın olarak gerçekleştirilmektedir. Halbuki açlık durumunda, öğün atlandığında vücut yetersiz beslendiği için bu durumu kıtlık olarak algılamakta, tüketilen her besini enerji olarak kullanmak için yağ şeklinde depo etmektedir. Bu da kilo vermeye değil, sanılanın aksine kilo alımına yol açmaktadır.

 

Protein Diyetleri İle Zayıflamak : Son dönemde yaygın olarak yapılan protein diyetleriyle birlikte gözden kaçırılan pek çok gerçek yapılan çalışmalarla yavaş yavaş su yüzüne çıkmaktadır. Diyetin protein içeriğinin yüksek olması uzun süreli tokluk hissi sağlamakta, proteinli besinlerin sindiriminin daha zor olması nedeniyle metabolizmayı daha fazla çalışmaya zorlamaktadır. Ancak yüksek proteinli diyetlerin uygulanması besin öğesi yetersizliklerine (saç dökülmesi vb.), karaciğer ve böbreklere binen yükün aşırı artması nedeniyle organ yetmezliklerine ve bunun gibi olası uzun dönem sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

 

Düşük Kalorili Diyetlerle Zayıflamak : Bir haftada 7-8 kilo vereceğinizi iddia eden, düşük kalorili diyetlerde ilk etapta zayıflıyor gibi görünseniz de kilo kaybınız su ve kas kaybından ibaret olmaktadır. Uzun süre düşük kalorili diyetlerin uygulanması ile kişilerde metabolik hız yavaşlamakta ve bir süre sonra kilo kaybı durmaktadır. Çünkü düşük kalorili diyetlerle birlikte vücut bu sürece adapte olmakta, yapılacak en küçük kaçamak kilo artışı ile sonuçlanmaktadır. Ayrıca uzun süre uygulanan düşük kalorili diyetler vitamin ve minerallerin eksik alınmasına bağlı kansızlık, tırnak kırılması, saç dökülmesi gibi problemlere yol açmaktadır.

 

Görsel ve Yazılı Basında Yer Alan Zayıflama Diyetlerini Uygulamak : Söz konusu zayıflamak olduğunda önümüze çıkan her diyet listesini mucize olarak görüyoruz ve diyetin kendimize uygunluğunu sorgulamadan başlayıveriyoruz. Ya aynı diyeti kendimizden 10 yaş büyük ya da 10 yaş küçük biri de yapıyorsa? Ya da bir sporcuyla, masa başı çalışan başka biri? Diyet yalnızca kişiye özeldir. Beslenme alışkanlıklarınız, yaşam tarzınız diyetinizi belirlemektedir. Bunun için tek yapmanız ise diyet uzmanından destek almak olacaktır.

 

Aç Karnına Limon/Greyfurt Suyu ile Zayıflamak : Aç karnına içilecek limon, greyfurt gibi asitli yiyeceklerin yağ yakıcı ya da kilo verdirici etkileri söz konusu değildir. Fakat, midede asit üretimini artırarak ileriki dönemde oluşabilecek mide rahatsızlıklarına zemin hazırlamaktadır.

 

Karbonhidratları Tüketmeyerek Zayıflamak (Ekmek ve Pilavı Kesmek) : Karbonhidrat içeren besinler; ekmek, pilav, makarna, kuru baklagiller, sebzeler, meyveler, süt ve türevleridir. Karbonhidratlı besinlerin tüketiminin kesilmesiyle beraber kas ve beynin harcayacağı enerji kaynağı engellenmiş olmaktadır. Bu durum dikkatsizlik, isteksizlik, halsizlik ve yorgunluğa neden olmaktadır. Aynı zamanda tahıl ve tahıllı ürünler B grubu vitaminler açısından zengin oldukları için diyetle yeterli düzeyde alınamadıklarında sinir sistemi rahatsızlıkları, ruhsal sorunlar, depresyon gibi sorunlara yol açmaktadır.

 

Öğünlerde Karbonhidrat ve Proteini Bir Arada Kullanmayarak Zayıflamak : Kilo vermek, kilo korumak yeterli ve dengeli beslenmekle mümkündür. Bu nedenle tüm besin öğelerinden yararlanmak gerekmektedir. Tek yönlü beslenme vücutta beslenme yetersizliklerine neden olacak, kilo verme sürecini sanıldığının aksine zorlaştıracaktır. Ayrıca süt ve türevleri, sebzeler, kuru baklagiller, ekmek gibi besinler doğal bileşimlerinde karbonhidrat ve proteini birlikte içermektedir. Bu nedenle bu besin öğeleri gerektiği ölçüde birlikte alınmalıdır.

 

Yağ Tüketmeyerek Zayıflamak : Diyetle beraber tamamen yağsız besin tüketimi, yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E ve K) emilimini engellemekte, bu da bu vitaminlerin eksikliğinde oluşacak hastalıklara neden olmaktadır. 1 gramı 9 kalori enerji veren yağ diyette aşırı tüketilmemekle birlikte mutlaka belli ölçülerde kullanılmalıdır.

 

Sıcak Su ile Zayıflamak : Sıcak su mideyi daha yavaş terk ederek daha uzun süre tokluk hissi sağlamaktadır. Yağ yakıcı özelliği yoktur.

Soda Tüketerek Zayıflamak : Yemeklerden sonra sindirime yardımcı olduğu düşünülerek içilen bir içecektir soda. Hazmı kolaylaştırıcı etkisi olduğu bilinen sodanın zayıflama üzerine herhangi bir etkisi olmamakla birlikte aşırı miktarda tüketimi iştah artışına neden olmaktadır.

Diyet Ürünler / Light Ürünler ile Zayıflamak : Diyet/light ürünlerin enerji miktarının daha az olduğunu biliyoruz. Fakat bu enerji içermedikleri anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda pek çok diyet ürünün içerdiği yağ miktarı normal ürünlerle benzerlik göstermektedir. Bu nedenle diyet/light ürünler için sınırsız tüketim düşünülmemeli ve mutlaka etiket okuma alışkanlığı kazanılmalıdır.

 

Zayıflama İlaçları ile Zayıflamak : Hızla kilo kaybetme arzusu içinde her yolu denemek adına doktor kontrolü dışında kullanılan bu ilaçlar nedeniyle çok ciddi sorunlar baş gösterebilmekte, çok az insan zayıflamak uğruna sağlığıyla oynandığının bilincine varabilmektedir. Yapılan çalışmalar bilinçsiz şekilde kullanılan zayıflama ilaçlarının kişilerde troid, böbrek, karaciğer, bağırsak, mide, kalp ve beyin hastalıklarının oluşumuna işaret etmektedir.

 

Bitki Çayları ile Zayıflamak : Bitki çaylarının mucize olarak görülüp aşırı tüketilmesi vücut su kaybını arttırmakta, vücudun suyu iyi ve doğru bir şekilde kullanamamasına neden olmaktadır. Bu nedenle günde en fazla 2 fincan tüketilmesi önerilmektedir.

 

Her insanın fiziksel özellikleri, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları farklılık göstermektedir. Bu nedenle diyetin kişiye özel olduğunu, sağlığınızın her şeyden daha önce geldiğini unutmayın.

 

Dyt. Burcu ÖZEN YEŞİL

dirençli kilolar

Kararlı bir şekilde diyet programına başladınız. Başlangıçta her şey yolunda… Tartıya çıktığınız her an yüzünüzde gülücükler var artık… Çünkü kilolarınıza birer birer elveda diyorsunuz…

Fakat bir hafta iki hafta hadi üç hadi hafta derken geldiniz 4. haftaya. Aaa o da ne? Tartıda hiçbir değişiklik yok. 1 hafta daha diyete devam derken yine aynı sonuç. Toparlanıp bir hafta daha devam ama yok gitmiyor kaldı son 2-3 kilo.

Peki, Ama Neden?

Kilo verme programlarında başlangıçta özellikle ilk bir iki hafta olası su kaybının da eklenmesiyle daha fazla kilo kaybı görülmektedir. Ancak zamanla kilo verme hızı yavaşlamakta, bazen de durabilmektedir. Bunun nedenlerine bakacak olursak;

 

1. Her bireyin direnç gösteren bir vücut ağırlığının olmasıdır. Yaşamınızda bir dönem kaldığınız kilolar genel olarak direnç noktanızdır. Örneğin 2-3 yıl 65 kg’da kalıp, daha sonra bunun üzerine bir 10 kilo koyarak 75 kg’a çıktığınızı varsayalım. Kilo vermeye başladığınızda 65 kg’a inmek daha kolay olacak iken, 65 kg altına inmek sizi biraz zorlayabilecektir. Çünkü 65 kg sizin direnç gösteren vücut ağırlığınız olarak kabul edilmektedir.

2. Kilo verdikçe başlangıçta uygulayacağınız kalori ile sonrası arasında fark olması gerekmekte; harcanan kalorinin azalması gerekmektedir. Yani diyete başlarken örneğin 80 kg iseniz ve direnç noktasına geldiğiniz andaki kilonuz da örneğin 65 kg ise duraksama döneminde aynı kaloriyle beslenmemeniz, kaloriyi azaltmanız gerekmektedir.

3. Başlangıçta var olan kararlılık ve motivasyon tartıdaki duraksama ile ne yazık ki yerini karamsarlığa ve diyetten kopuşlara bırakmaktadır. Bu nedenle diyet yaparken dirençli kilolarla vedalaşmanın en temel kuralı kararlı olmak ve motivasyonu kaybetmemektir.

4. Kararlılık devam ediyor olsa bile diyette dış uyaranlar farkında olmadan günlük kaloride oynama yapmanız anlamına gelmektedir. Bir kereden bir şey olmaz mantığıyla tüketilen besinlerdir tam olarak bunlar. Önce haftada 1-2, sonra haftada 3-4 ve günde 1 adet küçük kaçamak derken günlük kalorinin üzerine çıkmanız kalan son kilolarınızın gitmesini daha zor hale getirmektedir. Bunu önlemek için bir beslenme günlüğü tutmak kaçamak kontrolü sağladığı için son derece etkili olmaktadır. Çünkü beslenme günlüğü kendini kontrol altınıza almanızı sağlamakta ve farkındalığınızı artırmaktadır.

5. Dirençli kilolarla başa çıkmak için egzersizin şart olduğunu unutmamak gerekmektedir. Her gün 1 saat düzenli egzersiz dirençli kilolarınıza karşı açacağınız savaşta galip gelmenize oldukça yardımcı olacaktır. Ancak her gün düzenli egzersiz yapma alışkanlığınız varsa; vücut kiloda olduğu gibi bu tempoya da alıştığı için bunun üzerine mutlaka 5-10 dakika eklemenizde fayda olacaktır.

6. Diyet listenizde yapacağınız birkaç küçük değişiklik hem diyetin monotonluğunu önleyecek hem de sizin diyetten kopmanıza engel olacaktır. Örneğin 1 porsiyon meyve + 1 su bardağı süt yerine tüketilecek 2 top light dondurma motivasyonunuzu kaybetmenizi engelleyerek diyet devamlılığını sağlamaya yardımcı olabilecektir.

7. Çok farklı bir alternatif olarak 2-3 hafta diyet yapmaya ara vermeyi deneyebilirsiniz. Bu süreçte diyet psikolojisinden kurtularak rahatlamanız tekrar diyete başladığınızda kilo verme sürecinizin aktif ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacaktır.

 

Dyt. Burcu Özen Yeşil

Kalori Azaltma_1

“Kim istemez ki” dediğinizi duyar gibiyim. Kadınların ve erkeklerin en büyük sorunlarından biridir karın bölgesinde biriken yağlar. Kilo artışıyla beraber ilk kilo alan bölge insülin hormonunun salgılandığı alan ve çevresi olan karın bölgesidir. Karın bölgesinde başlayan yağlanma; görüntü açısından sıkıntı oluşturduğu gibi diyabet, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon gibi pek çok kronik hastalık için de risk faktörüdür.

Nasıl Beslenmeli, Nelere Dikkat Edilmeli?

– Güne kahvaltı ile başlayın: Düzenli kahvaltı alışkanlığı olan ve bunu her gün aynı saatlerde uygulayan kişilerin kalori ve yağ yakma hızları da düzenli olacaktır. Bu da düz bir karın için atılması gereken ilk adımdır. Kahvaltıda C vitamini ve antioksidan içeriği yüksek karadut, çilek, böğürtlen gibi meyveler ekleyerek güne başlamak ise atılacak 2. adımdır.

– Hareket edin: Düz bir karın için günde en az 30 dakika yürüyüş yapılması gerekmektedir. Düzenli yürüyüşün insülin düzeyini dengeleyerek vücudun yağ sentezinin yapımını azaltıcı rol oynadığı bilinmektedir. Düzenli yürüme alışkanlığınız yoksa ve üstelik masa başında çalışma durumundaysanız karnınızı içeri çekerek oturmaya çalışabilir, sağa ve sola esneme hareketleri yapabilir ve en azından her gün evinizde 10 dakika ip atlayarak kaslarınızın çalışmasını sağlayabilirsiniz.

 

– Yağ oranı yüksek gıdalardan uzak durun: Dolabınızda ve evinizde yer alıyorsa kaymak, krema, mayonez, krem şanti, cips, salata sosları vb. ürünlerle artık vedalaşma zamanı!!

– İşlenmiş gıdaları tercih etmeyin: Hamburger, pizza, bisküvi, sosis-sucuk-salam gibi şarküteri ürünleri ve bunlar gibi işlenmiş gıda tüketiminizi sınırlandırın ve hatta sıfırlayın. Bunların sık ve aşırı tüketimi, fazla miktarda sodyum alınmasına bu da özellikle karın bölgesinde meydana gelebilecek ödem, şişkinlik gibi problemlere yol açmaktadır.

– Probiyotiklere yer açın: Probiyotik içeren yoğurt, kefir vb.besinleri tüketmek, bağırsak florasını sağlıklı hale getirerek karın bölgesinin incelmesine yardımcı olmaktadır.

– Gece atıştırmalıklarınızı değiştirin: Yatmadan önce tüketilen atıştırmalıklar bel ve karın bölgesinde en çok yağlanmaya sebep olan besinlerdir. Yağ içeriği yüksek besinler yerine meyve, az yağlı süt ve süt ürünleri tercih edilmeli, yatma ve yeme arasında en az 2 saatlik süre geçmelidir.

– Stresten uzak durmaya çalışın: Yoğun iş temposu, arkadaşlık ilişkilerinde problemler, evlik hayatında sorunlar derken hepimizin kapısında bekleyen sinsi bir düşman stres. Stres böbrek üztü bezinden salgılanan kortizol hormonunun salınımını artırmakta, bu da karın ve bel bölgesinde yağlanmayı tetiklemektedir. Bu nedenle mümkün olduğunca stresten uzak durmaya çalışın.

 

– Su için: Her sorunu çözmede anahtar olarak kabul ettiğimiz su düz bir karın için de mutlaka şart. Günde en az 2,5 litre su tüketin.

– Uykunuza dikkat edin: Uyku sorunu yaşayan, kaliteli uyku uyuyamayan kişilerde tıpkı stres durumunda olduğu gibi kortizol hormonu salgılanmakta ve bu da karın ve bel bölgesi yağlanmasını arttırmaktadır. Yetişkin bireyler için günde 6-7 saat uykunun yeterli olduğu bilinmektedir.

– Uzun süre aç kalmayın: Uzun süren açlıklar başta karın bölgesi olmak üzere yağlanmayı artırmaktadır. Bu nedenle az ve sık beslenmeye dikkat edin.

– Düz bir karın için tüketilmesi önerilen besinleri tüketmeye çalışın: Gün içinde bu besinlere yer vermek, düz karna kavuşmanıza yardımcı olacaktır.

Peki nedir bu besinler?

1. Yarım yağlı ya da yağsız süt ve süt ürünleri
2. Yumurta
3. Yulaf kepeği
4. Kaju
5. Fıstık ezmesi
6. Baklagiller
7. Hindi ve diğer yağsız etler
8. Zeytinyağı
9. Avokado
10. Ahududu, böğürtlen gibi kırmızı meyveler

 

Dyt. Burcu ÖZEN YEŞİL

tartı

Çok az yediği halde kilo veremeyen, spor salonlarından çıkmadığı halde ağırlığında hiç bir değişiklik olmayan, sıkı bir diyet yaptığını söyleyen ama herhangi bir tartı değişikliği görmeyen bireylere dair hikayelerle karşılaşırız biz diyet uzmanları. Önemli olan kilo verememenin altında yatan sorunu bulmak ve buna uygun çözüm odaklı hareket etmektir. Ne yaparsa yapsın kilo veremeyen, kilo veremediğini söyleyen bu bireylerle karşılaştığımızda bir takım parametreleri değerlendirmemiz gerekmektedir. Bu parametreler kilo vermeye kararlı bireylerle diyetlerini oluşturmaya başlamadan önce, başladıktan sonra da eğer gerçekleşiyorsa duraklama dönemlerinde gözden geçirilerek mutlaka irdelenmelidir.

1)      Rutin Tetkikler

Kan sayımı, açlık kan şekeri, insülin düzeyi, troid hormonları gibi yapılacak rutin tetkikler, kişilerde bir takım sağlık sorunlarının varlığını tespit etmede kullanılmaktadır. Troid hormonlarında meydana gelecek yavaş çalışma, insülin direnci gibi problemler kişinin kilo verme sürecinde olumsuz etki gösteren en önemli parametrelerdir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında dahiliye veya endokrinoloji uzmanından destek alınmalı, diyet planlanırken de  bu değerlerin kontrol altına alınmasını sağlayacak uygun bir beslenme programının oluşturulması gerekmektedir.

2)      Metabolizma Hızı

Rutin tetkiklerde herhangi bir sağlık sorunu ortaya çıkmasa da kişinin kilo vermesinde metabolizması, metabolizma hızı etkili olmaktadır. Gün içinde vücudun hiç hareket etmeden harcadığı enerji bazal metabolizma hızı olarak adlandırılmakta ve bazal metabolizma hızı; yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite, beslenme alışkanlıklarıyla paralel değişkenlik gösterebilmektedir. Metabolizma hızının yavaş çalışması kişilerin kilo verme sürecini olumsuz etkilemekte olduğu için, bazal metabolizma hızı hesaplanan bireylerde metabolizma hızını arttırmaya yönelik önerilerle orantılı bir beslenme programının oluşturulması gerekmektedir.

3)      Hareket / Fiziksel Aktivite

Masa başı çalışma, ulaşımda araç kullanma, asansörü merdivene tercih etme gibi nedenlerle gün içindeki hareketsizliğimiz kilo verme sürecimizde olumsuz rol oynamaktadır. Ev temizliği, alışverişe gitmek, çarşı pazar gezmek gibi gerçekleştirilen eylemler ne yazık ki rutin olarak değerlendirildiğinden beyin tarafından egzersiz olarak görülmemektedir. Bunun için haftada en az 3-4 gün 1’er saat kişinin kendine uygun egzersizi seçmesi ve gerçekleştirmesi gerekmektedir.

4)      Daha Az Yemeye Çalışmak

Diyet yapan bireyler, diyet programları bir beslenme uzmanı tarafından bile hazırlanmış olsa, ne kadar az yerlerse o kadar hızlı kilo verebileceklerini düşünmekte ve diyetlerinde miktar azaltması yapmaktadırlar. Yapılan miktar azaltması hedeflenen kalorinin altında beslenmeye neden olduğu gibi kilo vermeleri için düzenlenmiş olan karbonhidrat, protein, yağ yüzdelerini değiştirmektedir. Düşük kalorili diyet tüketimi sonucunda vücut enerji harcamasına adaptasyon sağlamakta yani ne kadar enerji alınırsa o kadar enerji harcamaya kendini adapte etmektedir.

Son dönemlerde yapılan çalışmalarda, bireyler alması gereken enerjinin altında besin tüketerek daha düşük enerjili/kalorili beslendiklerinde, bir süre sonra fiziksel aktiviteleri de oluşabilecek yorgunluğa bağlı olarak azalmakta ve vücut kas kütlelerinde kayıplar meydana gelmektedir. Bu kas kayıpları sonucunda hücrenin çalışma düzeyini düşürerek azalan enerji alımına kendi metabolik hızını adapte ettiği gözlenmiştir. Yani ne kadar az besin tüketilirse metabolizma o kadar az çalışmakta ve kilo verme sürecini imkansız hale getirmektedir.

5)      Size Uygun Diyet??

Diyet her zaman kişiye özeldir. Bu nedenle internette önerilen, gazetelerde sayfa sayfa

yer alan zayıflama diyetlerini sizinle beraber takip etmek isteyen ne kadar çok insan olduğunu düşünün. 18 yaşında üniversite öğrencisi, 40 yaşında evhanımı, 65 yaşında erkek bir birey… hepinizin yaş, cinsiyet, beslenme alışkanlıklarının dahi farklı olacağını düşünürsek aynı diyetin hepinize uygun olamayacağı da bir gerçek. Kişinin kendine uygun olmayan bir diyeti uygulaması metabolizma hızını da olumsuz etkileyeceğinden kilo verme sürecinin tıkanması ve artık kişide motivasyon bozukluğuyla işkence haline gelmesi kaçınılmaz bir son.

Kilo verme sürecinizde yaşadığınız olumsuz bir durumla karşılaştığınızda; bu parametreler üzerinden değerlendirmenizi yapın ve doğru ve uygun bir yöntemle kilo verebileceğinizi unutmayın…

 

Dyt. Burcu ÖZEN YEŞİL